Glüten tahıllarda, kazein ise sütte bulunan proteinlerdir. Glüten; buğday, çavdar, yulaf ve arpada ve bu tahıllardan yapılan bulgur ve irmik gibi tahıl ürünlerinde bulunur. Kazein ise tüm süt ve süt ürünlerinde (peynir, yoğurt, ayran vb.) bulunur. Otizmli çocukların bağırsaklarının aşırı geçirgen olduğu; bu nedenle glüten ve kazein proteinlerinin sindirilemediği; bunun da beyinde sinirsel uyarım etkisi yaptığı varsayılmaktadır. Her ne kadar bu varsayım bilimsel olarak doğrulanmış olmasa da, glüten-kazein diyeti (GFCF Diet: Glüten Free-Casein Free Diet) otizmli çocuklara yaygın olarak uygulanmaktadır. Bu diyette buğday unu yerine pirinç unu, mısır unu gibi ürünler; süte alternatif olarak ise soya sütü gibi ürünler tercih edilmektedir.
Bazı ebeveyn ve doktorların gözlemlerine göre glüten-kazein diyeti yapan çocukların bazılarında hiperaktivitede azalma, algı ve göz kontağında artış, sindirim sistemi ve bağışıklık sistemi sorunlarında azalma görülmektedir. Örneğin, internette sıklıkla, kendi çocuğunda bu tedavinin ne kadar işe yaradığını anlatan ebeveyn açıklamalarına rastlanmaktadır. Ancak, glüten-kazein diyetinin otizmli çocuklar üzerindeki olumlu etkilerinden söz eden çalışmaların çoğu vaka analizinden öteye gitmemektedir.
Glüten-kazein diyetinin ciddi protein, vitamin ve mineral eksikliklerine yol açtığı unutulmamalıdır. Özellikle büyüme çağındaki çocuklarda, çok önemli besin kaynakları olan tahılların ve sütün ne denli önemli olduğu yadsınamaz. Dolayısıyla, öncelikle çocukta glüten-kazein toleranssızlığı ya da alerjisi olup olmadığı araştırılmalıdır. Eğer toleranssızlık ya da alerji belirlenirse, her tür diyet gibi glüten-kazein diyetinin de uzman kontrolünde ve yakın takiple yapılması gerekmektedir. Ayrıca, Amerikan Pediatristler Akademisi, idrar testlerinin otizmle ilgili güvenilir bir kliniktetkik olmadığını; dolayısıyla, çocuklarda diyetin gerekli olup olmadığına karar vermek amacıyla kullanılamayacağını belirtmektedir.
Kaynaklara Örnekler
Elder, j. H. ve diğ. (2006). The gluten-free, casein-free diet in autism: Resultsof a preliminary double blind clinical trial. Journal of Autism and Developmental Disorders, 36, 413-420.
NAC (2009). National Standards Report. ABD: NAC.
www.aap.org/pressroom/AutismMgmt.pdf
www.cochrane.org/reviews/en/aboo3498.html
Yöntemin Değerlendirmesi:
Zayıf: Bu yöntemin otizmli çocuklar üzerinde olumlu etkileri olduğunu gösteren deneysel araştırma henüz yoktur ya da yapılan deneysel araştırmalar bu yöntemin otizmli çocuklar üzerinde herhangi bir olumlu etkisi olmadığını göstermiştir.
Otizmli çocukların bağırsaklarının aşırı geçirgen olduğu varsayımından ve beslenmede çok seçici olmalarından dolayı, vücutlarında pek çok vitamin ve mineral eksikliği olabileceği düşünülmektedir. Bu vitamin ve mineraller arasında en önemlileri B6 vitamini ve magnezyum mineralidir. B6 vitamini eksikliğinin çocuklarda merkezi sinir sisteminin işleyişini etkilediği belirlenmiştir. Magnezyum ise kemik oluşumunu destekleyen, sinir ve kas hücrelerinin bakımını sağlayan ve vücuttaki enzimlerin çalışmasını artıran bir mineraldir.
B6 vitamini ve magnezyum desteğinin otizmli çocukların davranışları üzerindeki etkilerine ilişkin araştırmaların sonuçları birbiriyle çelişmektedir. Deneysel kontrolün düşük olduğu araştırmalarda olumlu etkiler rapor edilirken, deneysel kontrolün yüksek olduğu araştırmalar herhangi bir etkinin olmadığını göstermiştir. Dolayısıyla, geniş katılımlı ve kontrollü deneysel araştırmalara gereksinim vardır.
Kaynaklara Örnekler:
www.autism.org.uk/living-with-autism/approaches-therapies-and-interventions
www.autismcanada.org/b6mag.htm
www.cochrane.org/reviews/en/aboo3497.html
www.mayoclinic.com/health/vitamin-b6/NS_patient-b6
www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/12519599
Yöntemin Değerlendirmesi:
Zayıf: Bu yöntemin otizmli çocuklar üzerinde olumlu etkileri olduğunu gösteren deneysel araştırma henüz yoktur ya da yapılan deneysel araştırmalar bu yöntemin otizmli çocuklar üzerinde herhangi bir olumlu etkisi olmadığını göstermiştir.
Kurşun, cıva, alüminyum, arsenik vb. toksik özellik taşıyan ağır metallerin otizme yol açıyor olabileceği düşünülmektedir. Ancak, bu konudaki araştırmalar incelendiğinde, bu düşüncenin bir varsayımdan öteye geçmediği görülmektedir. Sözü edilen toksik ağır metallerden biri olan cıva kızamık-kabakulak-kızamıkçık (MMR) aşılarında da bulunmaktadır. Bu aşılarla otizm arasındaki ilişkiyi araştırmak üzere 13 farklı üniversiteden 19 bilimci tarafından yüzlerce otizmli çocuk üzerinde bir araştırma yürütülmüştür. Bu araştırmanın sonuçları, otizm belirtilerinin ortaya çıkmasıyla bu aşı arasında hiçbir ilişki olmadığını göstermiştir (Richlerve diğ., 2006).
Ağır metallerle otizm arasında bir ilişki bulunamamış olmasına rağmen otizmli çocuklarda ağır metallerden arındırma (chelation) tedavisine sıklıkla başvurulmaktadır. Ağır metallerden arındırma, toksik ağır metallerin vücuttan bitkisel veya kimyasal yollarla atılmasını hedefler. Bitkisel yollarla metal atımında genellikle kişniş gibi bazı bitkilerden yararlanılır. Kimyasal yollarla metal atımında ise bazı ilaçlar kullanılır. Gerek bitkisel, gerekse kimyasal metal atım uygulamalarının vücuttaki diğer sistemleri nasıl etkilediği tam olarak bilinmemektedir. Ancak, bu uygulamalarla ölümlere kadar varan çok ciddi yan etkiler ortaya çıkabilmektedir. Dolayısıyla, Amerikan Pediatristler Akademisi gibi pek çok sağlık örgütü bu tür tedavilerin çok gerekli olmadıkça uygulanmaması gerektiği yönünde uyarıda bulunmaktadır.
Sonuç olarak, ağır metallerden arındırma tedavisi yalnızca ağır metallerden etkilendiği kesin olarak kanıtlanan ve bu tedaviye uygun özelliklere sahip olan (örneğin; böbrek, karaciğer ve kemik iliği hastalığı olmayan) çocuklara önerilebilir. Otizmli çocukların çoğunda ise böyle bir durumun varlığı saptanamamaktadır.
Kaynaklara Örnekler:
Richler, J. ve diğ. (2006). Is there a “regressive phenotype” of autism spectrum disorder associated with the measles-mumps-rubella vaccine? A CPEA study. Journal of Autism and and Developmental Disorders, 36, 299-316.
www.aap.org/pressroom/AutismMgmt.pdf
Yöntemin Değerlendirmesi:
Zayıf: Bu yöntemin otizmli çocuklar üzerinde olumlu etkileri olduğunu gösteren deneysel araştırma henüz yoktur ya da yapılan deneysel araştırmalar bu yöntemin otizmli çocuklar üzerinde herhangi bir olumlu etkisi olmadığını göstermiştir.
Vücutta bulunan bazı mantar türleri ile otizm arasındaki olası bağıntı, tıp dünyasında bir tartışma konusudur. Bazı doktorlar aşırı miktardaki mantarı veya ilişkili organizmaları azaltmak suretiyle otizmli çocuklara yardımcı olduklarını iddia etmektedirler. Ancak, mantar tedavilerinin otizmli bireyler üzerindeki etkilerini gösteren birkaç çalışma, vaka çalışmasından öteye gitmemektedir.
Candida, mayaya benzeyen ve normal olarak vücutta bir miktar bulunan bir mantardır. Uzun süren antibiyotik, hormon ya da bazı ilaç tedavilerinin candida ve benzeri mantarların vücutta çoğalmasına ve buna bağlı enfeksiyonlara neden olabileceği öne sürülmektedir. Her tür aşırı mantar çoğalması vücudun çeşitli işlevlerinde sorunlara yol açabilmektedir. Ancak, her insanın vücudunda bu mantarlardan belli miktarlarda bulunması nedeniyle, sorun yaratacak düzeyde mantar fazlalığını tıbbi tetkiklerle ortaya çıkarmak zordur. Mantarın aşırı üremesinin tedavisinde kullanılan ilaçların ise çok ciddi yan etkileri söz konusudur. Sarmısak özütü ve üzüm çekirdeği özütü gibi bazı doğal kaynaklı ürünlerin kullanımının da mantar tedavisini desteklediği düşünülmektedir. Mantar vücutta şeker, maya ve karbonhidrat ile beslenip ürediği için, ilaçların yanı sıra içinde şeker, karbonhidrat ve mayanın bulunmadığı bir beslenme şekli de önerilmektedir. Sonuç olarak, otizmde ilaçlarla ya da doğal ürünlerle mantar tedavisi uygulamalarının henüz bilimsel dayanağı yoktur.
Kaynaklara Örnekler:
www.aap.org/pressroom/AutismMgmt.pdf
www.asatonline.org/intervention/treatments/anti.htm
www.ei-resource.org/treatment-options/treatment-information/antifungal-treatment
www.healing-arts.org/children/antifungal.htm
Yöntemin Değerlendirmesi:
Zayıf: Bu yöntemin otizmli çocuklar üzerinde olumlu etkileri olduğunu gösteren deneysel araştırma henüz yoktur ya da yapılan deneysel araştırmalar bu yöntemin otizmli çocuklar üzerinde herhangi bir olumlu etkisi olmadığını göstermiştir.
Hiperbarik oksijen tedavisi (HBOT: Hyperbaric Oxygen Therapy), bir basınç odasında hastaya aralıklı olarak %ıoo saf oksijen solutmak suretiyle uygulanan bir tedavi yöntemidir. Bu tedavide amaç, solunum yoluyla akciğerlere alınan %ıoo oksijenin, tüm vücut sıvılarındaki oksijen miktarını arttırarak, oksijensizlik nedeniyle görevini yapamayan hücreleri görevlerini yapabilir hale getirmektir. Bu tedavi tüm dünyada beyin hasarının ya da yanıkların tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Otizm alanında kullanımı da son yıllarda özellikle ülkemizde yaygınlaşmakla birlikte, otizmde hiperbarik oksijen tedavisinin işe yaradığını gösteren deneysel araştırma bulgusu yoktur. Yapılan araştırmalar vaka çalışmasından ya da tek gruplu kontrolsüz çalışmadan öteye gitmemektedir.
Yakın tarihli bir kontrollü çalışma (jepson ve diğ., 2010) hiperbarik oksijen tedavisinin otizmli çocuklar üzerinde etkisiz olduğunu göstermiştir. Ayrıca, aşırı miktarda oksijen alınmasının beyin ya da kulak için zararlı olabileceği de unutulmamalıdır.
Kaynaklara Örnekler:
Jepson, B. ve diğ. (2010). Controlled evaluation of the effects of hyperbaric oxygen therapy on the behavior of 16 children with ASD. Journal of Autism and Developmental Disorders, Online First, 3 Ağustos 2010.
www.hbotreatment.com/Autism.htm
www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/1800545
Yöntemin Değerlendirmesi:
Zayıf: Bu yöntemin otizmli çocuklar üzerinde olumlu etkileri olduğunu gösteren deneysel araştırma henüz yoktur ya da yapılan deneysel araştırmalar bu yöntemin otizmli çocuklar üzerinde herhangi bir olumlu etkisi olmadığını göstermiştir.
Yöntemin Değerlendirilmesi:Orta: Bu yöntemin otizmli çocuklar üzerinde olumlu etkileri olduğunu gösteren deneysel araştırmalar oldukça sınırlıdır.
Otizmin tedavisine yönelik tedavi protokollerinin en ünlüsü DAN protokolüdür. DAN protokolü, ABD’nin San Diego kentindeki Otizm Araştırma Enstitüsü’nün (ARI: Autism Research Institute) kurucusu ve aynı zamanda bir otizmli çocuk babası olan Dr. Bernard Rimland tarafından başlatılmıştır. DAN protokolünde yer alan başlıca tedavi uygulamaları şunlardır:
- Vitamin, mineral, amino asit ve yağ asitleriyle yapılan besin destekleri
- Glüten-kazein diyeti
- Gizli besin alerjilerinin araştırılması ve bu araştırmaların sonucuna bağlı özel diyet
- Bağırsaklardaki bakterilerin probiyotik ürünlerle tedavisi
- Ağır metal atımı
DAN protokolünde yer alan tedavi uygulamalarının her birine ilişkin değerlendirmeler önceki bölümlerde yapılmıştır. Bu değerlendirmelerde görüldüğü gibi vitamin ve mineral desteği dışındaki uygulamaların henüz bilimsel dayanağı bulunmamaktadır. Rapor edilen etkililik bulgularının çoğu, deneysel olmayan, ailelerin ya da uzmanların subjektif görüşlerine dayanan çalışmalardır. Ayrıca, otizmin tedavisine yönelik protokoller ülkemizde resmi olarak onaylanmamıştır.
Kaynaklara örnekler:http://autism.about.eom/od/alternativetreatment/f/dandoc.htm www.autism.com/pro_documents.aspYöntemin Değerlendirmesi:Zayıf: Bu yöntemin otizmli çocuklar üzerinde olumlu etkileri olduğunu gösteren deneysel araştırma henüz yoktur ya da yapılan deneysel araştırmalar bu yöntemin otizmli çocuklar üzerinde herhangi bir olumlu etkisi olmadığını göstermiştir.