Bedensel Yetersizlik
Tarık Akay Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi olarak bizler yenilikçi ve güncel yaklaşımları takip ederek, aile-çocuk-terapist iş birliğiyle rehabilitasyon programlarımızı yürütmekteyiz. Çocuklarımızın kronolojik gelişimine uygun günlük yaşamda en yüksek fonksiyonelliğe ulaşmasını hedef edinmekteyiz.
SEREBRAL PALSİ
Serebral palsi, gelişmekte olan fetal ve yenidoğan beyninde meydana gelen, ilerleyici olmayan, yaşamın erken dönemlerinden başlayarak kişinin fonksiyonel kapasite ve bağımsızlığını etkileyen çocukluk çağının en yaygın görülen motor disabilite nedeni olan kronik bir hastalıktır. Beyindeki lezyonun niteliğine göre tutulum tipleri kısmi tutulum ve tüm vücut tutulumu olarak değişmektedir. Bireylerde duyusal problemler, vizüel problemler, işitme problemleri, kognitif bozukluklar, emosyonel ve davranış bozuklukları, epilepsi, oro-motor bozukluklar, beslenme bozuklukları, genitoüriner problemler, respiratuar problemler, kemik mineral dansite hastalıkları, uyku bozukları ve ağrı görülmektedir. Serebral palsili çocuklarda tedavi, multidisipliner yaklaşımları gerektirir. Uygulanan tedavi programlarının temel amaçları, normal motor gelişimi desteklemek, günlük yaşamda bağımsızlığı kazandırmak, kas iskelet sistemi bozukluklarını önlemek, fonksiyonelliği korumak ve geliştirmek, hareket kalitesini arttırmak ve sosyal katılımı arttırmaktır.
NÖRAL TÜP DEFEKTLERİ VE SPİNA BİFİDA
Spina bifida, embriyonel hayatın ilk haftalarında omurilik yapısının oluşumu sırasında meydana gelen hata sonucunda gelişen kapanma defektidir. Çevresel ve genetik faktörler bu anomalinin oluşumunda etkilidir. Spina bifidalı çocuklarda çocuğun maksimum fonksiyonunu kazanabilmesi, rehabilitasyon programının devamlılığı ve aile-çocuk-terapist işbirliğine bağlıdır. Ailenin tedavi programına aktif olarak katılımı çocuktaki nörolojik kısıtlılıkların çerçevesinde normal gelişimi sağlamak ve mümkün olan en yüksek fonksiyonel seviyeye ulaşmayı olumlu yönde etkilemektedir. Spina bifidalı çocuklarda kas iskelet sistemi problemleri, spinal deformiteler, ortopedik problemler, duyu bozuklukları, kognitif bozukluklar, spastisite, nörojenik mesane ve nörojenik bağırsak, obesite, osteoporoz ve epilepsi gözlenmektedir. Rehabilitasyonun temel amaçları çocuğu kronolojik yaşına uygun seviyeye ulaştırmak, motor gelişimini desteklemek, bağımsızlığı kazandırabilmek, uygun ortez kullanımını sağlamak, deformite ve kontraktür gelişimini önlemek, kas kuvvetini ve enduransı arttırmak, eklemlerdeki hareket kısıtlılıklarını önlemek ve varsa gidermek, mesane ve bağırsak problemlerini önlenmek, propriosepsiyonu arttırmak, duyusal fonksiyonları kazandırmak ve çocuğa transfer aktivitelerini öğretmektir.
BRAKİEL PLEKSUS YARALANMALARI
Omuz ve omurgaya ait travmalar sonrasında görülebilen, doğum sırasında (bebeğin doğum kanalından geçerken) brakiel pleksusun pasif olarak aşırı derecede gerilmesiyle meydana gelen üst ekstremite paralizisidir. Doğumsal brakiel pleksus palsi, obstetrik brakiel pleksus palsi, konjenital brakiel palsi veya görülme sıklığı fazla olan Erb palsi, sıklıkla kullanılan terminolojilerdir. Ülkemizde henüz tamamlanmış bir insidans çalışması olmamakla birlikte, genel anlamda canlı doğumların %0.4-4 kadarında OBPY oluştuğu kabul edilmektedir. Doğumdan sonra tanının konulmasıyla başlayan rehabilitasyon sürecini lezyonun seviyesi, şiddeti, ulaşılabilen sağlık hizmetleri ve ailenin sosyokültürel seviyesi belirlemektedir. Fizyoterapi programı ile başarıya ulaşmanın en temel yolu, ailenin ilk günden tedaviye katılımını sağlamaktır. Fizyoterapi ve rehabilitasyon programında temel hedefler omuz, dirsek, el ve el bileği normal eklem hareket açıklığını artırmak veya korumak, duyu gelişimini ve bilateral ekstremite kullanımını fasilite etmek, kontraktür ve deformite oluşmasını önlemek ve yaşına uygun becerilerin kazanmasını sağlayacak egzersiz yaklaşımlarında bulunmak, splintleme ve bantlama destekleriyle normal eklem hareketleri gelişimini fasilite etmek, anormal hareket paternlerini gidererek doğru vücut imajını en erken dönemde yerleştirmeye çalışmaktır.
DOWN SENDROMU
Her 800-1000 canlı doğumda 1 oranında görülme sıklığına sahip genetik bir farklılık sonucu ortaya çıkan sendromdur. Normal bir insanda 46 kromozom varken, Down Sendromlu bireylerde 21.kromozomdan bir çift yerine 3 adet olması sebebiyle sahip oldukları gen sayısı 47 adettir. 21.kromozomdan 3 adet olması sebebiyle Trizomi 21 de denmektedir. Bireylerde sıklıkla görülen kardiyovasküler hastalıklar, hematolojik hastalıklar, endokrin hastalıklar, kas-iskelet sistemi problemleri, gastrointestinal hastalıklar, pulmoner problemler, beslenme problemleri, ortopedik problemler, oftalmolojik güçlükler, uyku anormallikleri, enfeksiyöz hastalıklar, nörolojik ve nörogelişimsel hastalıklar rehabilitasyon programını şekillendiren parametrelerdir. Down Sendromlu çocuklarda fizyoterapinin amaçları kaba ve ince motor becerilerin kazanılması ve kalitesinin artırılması, düzgün duruşun ve postüral kontrolün sağlanması, kas tonusu regülasyonu, kas kuvveti ve enduransın artırılması, kompansatuar hareketlerin ve deformitelerin önlenmesi, günlük yaşam aktivitelerin artmasıdır. Nörogelişimsel tedavi yöntemleri, duyu bütünleme terapileri, oral motor egzersizler, denge, koordinasyon ve kuvvetlendirme egzersizleri, dirençli egzersizler, hippoterapi, aquaterapi ve oyun terapisi uygulamaları yapılmaktadır. Bireylerde fizyoterapi ve rehabilitasyon programına yaşamın erken dönemlerinden itibaren başlanmalıdır.
MUSKÜLER DİSTROFİLER
İskelet kaslarındaki ilerleyici zayıflık ve harabiyetle karakterize genetik bir grup hastalığın adıdır. En sık görülen çeşitleri Duchenne Musküler Distrofi ve Becker Musküler Distrofidir. Bireylerde ilerleyici kas zayıflığı, eklem limitasyonları, kas kontraktürleri, yorgunluk, hipotoni, skolyoz, akciğer ve kalp tutulumu, belirgin postüral değişiklikler, pseudohipertrofi, motor gelişim basamaklarında gerilikler ve yürüyüş bozuklukları gibi belirtiler görülebilir. Rehabilitasyon programı planlanırken kas kuvvetini korumak ve geliştirmek, oyun ve çeşitli aktivitelerle günlük egzersizler için cesaretlendirmek, eklem hareket açıklığını korumak, kontraktür oluşumunu önlemek ve gidermek, solunum problemlerini önlemek, spinal düzgünlüğü korumak amaçlanmalı uygun splint, ortez ve tekerlekli sandalye kullanımı sağlanmalıdır.
TRAVMATİK BEYİN VE OMURİLİK YARALANMALARI
Doğum sırasında veya doğum sonrasında meydana gelen olaylara bağlı olarak gelişen, yaşamı tehdit eden bir durumdur. Hayatta kalanların ise fonksiyonel yetersizlikleriyle sonuçlanan bir sağlık problemidir. Bireylerde sıklıkla fiziksel, emosyonel, kognitif ve fonksiyonel kayıplar ortaya çıkmaktadır. Tanıya yönelik medikal tanı yöntemleri dışında fizyoterapist, var olan sorunları belirlemek ve tedavi planını oluşturmak amacıyla ayrıntılı değerlendirme yaparak kısa ve uzun dönem hedefleri belirleyerek plan çizip uygun olan rehabilitasyon programını oluşturur.
TORTİKOLLİS
Bükülmüş boyun anlamına gelen doğumsal veya sonradan edinilmiş bir deformitedir. Uygulanacak tedavi programında hedefler çocuğun yaşına uygun olarak boyun bölgesi için pasif, aktif, aktif asistif egzersizlerin yapılması, eklem hareket açıklığının korunması, kontraktür gelişimini önlemek, kafa, yüz ve boyun simetrisini sağlamak, normal gelişimi desteklemek, orta hat oryantasyonunun sağlanması ve vücut düzgünlüğünü sağlamak ve korumaktır.
PEDİATRİK AMPUTELER
Çocuk yaşlarda meydana gelen ampütasyonlar ve çocuklarda görülen ekstremite anomalileri veya ekstremitelerin yokluğudur. Bireylerin yaşam kalitelerinin iyileşmesi için rehabilitasyona mümkün olan en erken yaşta başlanmalıdır. Çocuğun yaşı, ampütasyon nedeni, ampütasyon tipi ve seviyesi, sistemik hastalıkların varlığı, daha önce fizyoterapi uygulanıp uygulanmadığı, protez kullanma yaşı programın oluşturulmasında önemli parametrelerdendir. Aile bireylerini ve çocuğu hazırlamak fonksiyonellik, psikolojik gelişim ve bağımsızlığın kazanılması için çok önemlidir. Çocuğun gelişimsel evreleri izlenerek alt veya üst ekstremite yokluğuna göre gerçekçi yaklaşımlarla rehabilitasyon programı planlanmaktadır.